bütün kitapları yakmalı/ sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır/ kitaplara göre insan/ karanlıkta yüzüne bin mumluk lâmba tutulmuş/gözleri, yüreği kamaşmış insandır/ aptaldır, hastadır, kahramandır/ bütün kitapları yakmalı/ sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır.
geçenlerde vapurda çay simit sohbet izliyorduk, ömer öztürk tolstoy’dan “yiyordu, içiyordu, uyuyordu, uyanıyordu ama yaşamıyordu.” alıntısını yaptı. babam da bunun hakkında yazsana dedi. ben de dedim ki neden olmasın zaten yazacak bir şeyim kalmadı. eğer yanlış hatırlamıyorsam savaş ve barış kitabında geçiyordu bu cümle. sözü evirip çevirip siyasetçi/ siyaset eleştirisi yazmaya karar vermiştim ilk başta ama sonra vazgeçtim. tolstoy’u siyasete alet etmeyelim. anlaşılan o ki yaşamak umrumdadır diyebilmek için yalnızca nefes alıp vermek yeterli değil. peki o hâlde nedir bu adına yaşamak dediğimiz şey? herkesin yaşamak algısı, yaşamaya yüklediği anlam farklıdır. mesela monteigne “en büyük, en şerefli eserimiz doğru dürüst yaşamaktır. geri kalan her şey, başa geçmek, para yapmak, binalar kurmak, nihayet ufak tefek eklentiler, yollardır.” diyor. babam kardeşimle satranç oynarken birisinin yanına kedi gibi sokulup direktifler verip hatalı bir hamle yapıldığında ...