kendinizi hiç yalnız hissettiniz mi bay antuan/ yapayalnız ama, selam verecek kimseyi geçin/ onun olma hayalinden bile yoksun/ ve bir salı öğlesi pazardan aldığınız domateslerle/ konuştuğunuz oldu mu hiç onları doğramadan?/ gözlerinizi bir köre sattığınız için/ pişman mısınız bay antuan/ olacak her şeye mani olduğunuzdan/ yenildiğimiz bütün oyunlarda/ hep aynı hile: bir şeyi zamana/ bırakmanın yanılgısı/ konuşan herkese baktık uzun uzun/ ve anlayamadık hayatı/ hani kendi içinde çıktığı yolculuktan/ bazen eli boş döner ya insan/ her şey bir şeye benzer sonradan
daha kış aylarına girmemiş olmamıza rağmen bana bir kış yetecek kadar hasta oldum sanırım bu yıl. hiç şaşırtıcı olmayacak şekilde neredeyse son bir haftadır yine hastayım ve hastayken ders çalışılmaz bu yazılı olmayan bir kuraldır. yani bolca boş vaktim vardı. madem bu blog benim geçmişe dönmek istediğimde bana evin yolunu gösterecek olan ekmek kırıntılarım, neler yapmışım bir bakayım dedim. 2019 yılının kasım ayında hâlâ üniversitede öğrenciydim. son sınıfın ilk dönemindeydim. muhtemelen yine içimde bir yerlerde bu sene kesin bırakıyorum bu okulu diye düşünüyorumdur. alttan derslerim var ve okulu zamanında bitirmem mümkün değil, tabi o zamanlar uzaktan eğitim mucizesiyle zamanında mezun olabileceğimden habersizdim. üç yıl önceki kendime şu anda yüksek lisans yapıyor olduğumu söylesem bana hayatta inanmaz. çünkü mezun olduktan sonra bir daha o fakültenin önünden geçmeyeceğime çok emindim. şimdi haftada bir gün kendi iradem, isteğim ve rızamla gidiyorum, hayat gerçekten çok tuha...