sana büyük caddelerin birinde rastlasam/ elimi uzatsam tutsam götürsem/ gözlerine baksam gözlerine konuşmasak/ anlasan/ elimi uzatsam tutamasam/ olanca sevgimi yalnızlığımı/ düşünsem hayır düşünmesem/ senin hiç haberin olmasa/ senin hiç haberin olmaz ki/ başlar biter kendi kendine o türkü
uzunca bir süre hiçbir şey yapmak istemedim. yine başka uzunca bir süre kimseyle konuşmak da istemedim. konuşmaktan kastım iletişim kurmak değil; kendimi anlatmak ve bunu hiç yapmak istemedim. tüm bu süreçte içimde bu kadar çok öfkenin ve nefretin barınabiliyor olmasına şaşırdım ve bu beni biraz tedirgin etti. bir noktada normal hayata dönmem gerekiyordu, biraz zaman aldı çokça çabaladım ama bir şeyleri tekrar ucundan kıyısından tutmayı başardım sanırım. the office’de üçüncü sezon yirmi üçüncü bölümde bir sahne vardı. kamp için gittikleri bir yerde pam ateşin üzerinde yürüyordu ve bunu yapabilmiş olmak ona cesaret veriyordu, sonra içinde kalan söyleyemediği şeyleri söylüyordu herkese, cesurca bir adım atıyordu. ben herhangi bir ateşin üzerinde yürümedim, içimden geçen her şeyi de sahiplerine iletmedim, ne oldu da böyle hissettim bilmiyorum ama sanki bu ana benzer bir şey yaşadım ve sonrasında bir şeyler daha farklı olmaya başladı. mesela ders çalışmaya bakış açımı değiştirdim. tüm ...