gelene geçene kalbimi gösteriyorum/ çıkarıp sımsıkı avuçlarımda/ bütün bir yıl sığınıyorum, biteceğini bile bile/ baharla birlikte uzaklara gidecek kedere
okuduklarım ile başlayalım. yabancı/ albert camus can yayınlarından çıkmış, 110 sayfalık kısa bir kitap. yazarın okuduğum ikinci kitabı, sanırım dilini sevmeye başladım. arka kapakta da belirtildiği gibi ana kahraman olan meursault üzerinden 20. yüzyıl insanının topluma yabancılaşması, dış dünyadan kopuşu anlatılıyor. bu genç kahramanımız o kadar rahat, o kadar lafını esirgemez, düşüncelerini öylece açığa vurabilen bir insan ki tüm bu vurdumduymazlığı okurken beni bile çıldırttı. “bir tepki ver bir duygu emaresi göster be adam” diye sarsmak istedim kendisini . tuhaf bir kitaptı, okurken ve bitirdikten sonra kitabın sonu ile ilgili herhangi bir beklentim olmadığını fark ettim. keşke şöyle bitseymiş demedim. kitabın kapağını kapattıktan sonra kafamda hikayeyi devam ettirmedim, ettiremedim. yaşandı ve bitti diye düşündüm. othello/ william shakespeare iş bankası yayınlarından çıkmış 157 sayfalık bir kitap. kan, nefret, kıskançlık, hırs bir kitaba dönüşmüş de ismi othello ol...