sen bekleyip doğru zamanda hamle yapmayı seversin/ ben her şeyi birkaç saniyeyle kaçırmakla meşhurum/ sen incinen gururunun derdindesin/ ben ardından bakakalmanın/ yağmurun emanetiydim öyle demiştin bir keresinde/ ne diye sobalar yaktın bak içim dışım kupkuru/ kuru bir nehir yatağı kimin işine yarar?/ belki dağılmış bir okul belki kırık bir tabla/ şimdi kafan karışık ama anlayacaksın zamanla/ özür diledim işte özür dilerim özür/ vaktinde beceremediğim lakin teşebbüs ettiğim/ güzel olan güzel kalan girişimlerim hatırına/ beni yorma
mart ayı ne kadar da uzun sürdü öyle. sanki mart ayı değil de mart yılı gibiydi. ama elbette her şey gibi martın da sonu geldi. size bir de wikipedia bilgisi getirdim, antik roma’da mart ayının adı savaş tanrısı ‘martius’muş, ayrıca ocak ve şubat ayları savaşmaya uygun olmadığı için roma takviminin ilk ayı mart imiş. akıl ve tutku/ jane austen iş bankası yayınlarından çıkmış 392 sayfalık bir roman. kitabın ön sözünde çevirmenin de söylediği gibi “aile olmanın gururu üzerine, ‘biz’ olmanın özel talepleri üzerine daha güzel anıların anlatıldığı bir roman okumadığımı söylemek isterim.” jane’in her kitabında aile ve aile bağları önemlidir ama ilk defa bu kitapta ailenin aşktan daha önemli olduğu hissi vardı. iki kız kardeş elinor ve marianne’nin birbirlerine olan bağlılığını okudukça insan kız kardeşi olmadığı için hayıflanmadan edemiyor. elinor abla olmanın da verdiği bir ağırlıkla nispeten daha ağırbaşlı iken marianne biraz daha başına buyruk, elinor gibi ...