bütün bu sürekli arayışlar neden bilir misin/ neden bu durup durup isyan etmeler allah’a/ bu aldanmalar, yıkılmalar, bu sonsuz çalkanış/hep sana yaklaşmak için, biraz daha biraz daha/ seni bulmak yılgın, yıkık gecelerden sonra/ sana çıkmak merdivenlerden nefes nefes/ belki ben yalnız senin güzelliğinde çirkinim/ hiç solmasa güzelliğin, böyle hiç bitmese/ yanmak var sana yaklaştıkça biliyorum/ yok olmak var, kahrolmak var, kül olmak var/ öyle bakma gözlerime bakma artık ölüyorum/ yaşamanın ta kendisi oysa bu ölmek değil/ gözlerim gözlerinden başkasını unuttu/sen yoksan o yokluktur, senden öncesi yoktu.
havalar ısınınca bana hep “bir şeyler başarmak istiyorum” hissi gelir. bu sene havalar geç ısınınca o moda giremedim galiba. neyse zaten her zaman bir şeyler başaracak da değiliz. bazen zihnime farklı yolların da olduğunu kabullendiremiyorum. huysuz ve inatçı yaşlı bir teyze gibiyim. yaşlı sayılmam, huysuz da demeyeyim şimdi durduk yere kendime ama ortada reddedemeyeceğim bir inatçılık var. hayatım yılbaşında planladığımdan çok daha farklı bir yere doğru evrildi. dört ay önce birisi bana bak nisan ayında şöyle şöyle olacak deseydi, bugünümü bana anlatsaydı sadece gülerdim ve öyle bir şey mümkün değil derdim, sonra tekrar gülerdim. kendimi akışa bıraktım ama çok mu akışkan oldum, hayatımın kontrolü artık hiç mi bende değil, seçimler mi yapamıyorum bilmiyorum ama bir şeyler oluyor. tuhaf bir şekilde çok da şikayetçi değilim bu durumdan. değişim ve belirsizlik eskiden olduğu kadar kalbimde ve ruhumda bir boşluk hissi yaratm...