Kayıtlar

Ağustos, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

bilmemek bilmekten iyidir/ düşünmeden yaşayalım/ mâra/ günü ve saatleri ne yapacaksın senelerin bile ehemmiyeti yoktur/ seni ne tanıdığım günleri hatırlarım/ ne seneleri/ yalnız seni hatırlarım/ ki benim gibi bir insansın

       bu ay elimde olmayan sebeplerle pek fazla kitap okuyamadım. evet tahmin edeceğiniz üzere elimde olmayan sebeplerden kasıt kitabı elime almamış olmam. çünkü eğer kitap elimde olsaydı okurdum ve elimde okumak için bir sebep olurdu. çok mu uzattım? sanırım evet. kambur/ şule gürbüz iletişim yayınlarından çıkmış 92 sayfalık bir kitap. şule gürbüz’ün ilk kitabıymış, henüz 18 yaşındayken yazmış. şule gürbüz’ün dilini, kelimeleri kullanma şeklini seviyordum zaten ama 18 yaşındayken bu kadar güzel bir şey yazmış olması ona olan saygımı arttırdı. aldığımdan beri üç kere okudum kitabı. zaten elinize aldığınızda bir çırpıda bitiveriyor. ama bir kere okumaktan çok daha fazlasını hak eden bir kitaptı, ben de hakkını vermek istedim. ayrıca kitabın içinde geçen kurban bayramında babamın bana vermiş olduğu gülleri kurutmuştum ki herkesin bildiği üzere içinde çiçek kurutulan kitaplar her zaman diğerlerinden bir adım öndedir. birçok yerin altını çizdim ama sadece şu iki c...

her yerde yazın bittiği söylenir/ çürür çiçeklere yapışan kanlar/ belki uzaktan iki atlı yaklaşır/ belki yakından iki yaprak kalkar/ akşamın örtüsü derelerde yıkanır/ gökyüzünü görünce gecenin devi/ çıkarıp şapkasından yıldızlar saçar/ cüceler bunu bilir, gürgenler bilir/ aşkın uyumadığı her yerde söylenir

         güçlü kadın deyince aklınızda nasıl bir şeyler canlanıyor? benim bu soruya cevabım “kendi parasını kazanan” kadındı kısaca. ama ta ki geçtiğimiz aralık ayında mona lisa smile isimli filmi izleyene kadar. aslında o zamandan beri bu konu hakkında yazmak istiyordum ama bir türlü cümleleri nasıl bir araya getirmem gerektiğini kestiremedim, kendimi yazmaya hazır hissetmedim. şu an yazabilirmişim gibi hissediyorum, umarım kelimelerim de bu anı sabırsızlıkla bekliyordur da öyle hızlıca dökülüverirler.      öncelikle filmden alıntı yapmak istediğim küçük bir diyalog var. -bir yuva istiyorum. bir aile. bunları feda edemem. +kimse bunu feda etmeni istemiyor. sadece ikisini de yapabileceğini anlamanı istiyorum. -sence bir gün avukat olmadığım için mutsuz olur muyum? +evet, korkarım olursun. -ama bir ailemin olmamasından duyacağım pişmanlık kadar değil. ne yaptığımı biliyorum ve aptal olduğumu göstermez… sınıfta görüntünün arkasına...