Kayıtlar

Eylül, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

sevgilim, işte eylül/ ve işte senin usul usul seğiren yüzün/ zaman ki sonsuzdur/ bitmemiş şiirler gibi/ bazı hüzünleri/ bazı nehirleri tutup anlatmak gibidir/ biz ki zamanı tırnak içine alıp yaşadık (isteğin bulanık kıyısında)/ bundan değil midir bizim aşkımızda/ sürekli bir akşam hüznü vardır.

       eylül ayı göz açıp kapayıncaya kadar hızlıca geçti gitti sanki. hayatımda birçok şey değişti. değişime ayak uydurmak biraz zordu, hâlâ zorlanıyorum ama bir şekilde halledeceğiz. kendine ait bir oda/ virginia woolf iletişim yayınlarından çıkmış 127 sayfalık bir kitap. öncelikle virginia’ya bayılıyorum. üniversiteye ilk başladığım yıllarda okuduğum bir kitaptı. ama hem kitaplığımda da olsun dediğim bir kitaptı, hem de belli dönemlerde tekrar okunması gerektiğini düşündüğüm için alayım da tekrar okuyayım dedim. yüzyıllar öncesinden bugüne dek kadınlar için hayat her zaman biraz daha zordu. bu yazı sahasında da böyleydi. arka kapağından bir alıntı yapacağım: “erkeklerin kadınlara bıkıp usanmadan tekrarladıkları ‘ezeli’ ve de ‘ezici’ bir soru vardır: ‘bizler kadar düşünme yeteneğiniz olduğunu ileri sürüyorsunuz. madem öyle, neden shakespeare gibi bir deha çıkaramadınız?’” virginia bu soruya öyle güzel cevap veriyor ki insan okumalara doyamıyor. kadınların o...

hadi uyan/ aydınlığa çık da çil gözlerin ışısın/ ilkyazlar sıcağı biriksin yüreğine/ yoksul olsan da uyan/ garip olsan da uyan/ madem ki güzelsin, güzeli yaşatmak için/ madem ki iyisin, iyiliği yaşatmak için/ madem ki umutlusun, umudu yaşatmak için/ hadi uyan

    zeytin tabaklarını bilirsiniz, böyle uzun ince olurlar. geçen gün kahvaltıda zeytinlerin tabağın içinde sıraya girmiş gibi gözüküyor olmalarından mütevellit uzunca bir süre gülmüştüm. ve hâlâ tek sıraya girmiş üzerinde kekik ve pulbiber olan zeytin düşüncesi beni güldürmek için yeterlidir. işte böyle bir boşluğun içindeydim bir süredir. öncelikle, yüksek lisansa kabul edilmişim. başvuru yaptığım ve mülakata girdiğim süreç boyunca “allah’ım eğer benden daha çok isteyen birisi varsa ona nasip olsun.” diye dua etmiştim. dersler 4 ekimde başlayacak o zamana kadar hâlâ “dur bakalım, belki bir belgeyi eksik teslim etmişimdir bir şey olmuştur kabul edilmemişimdir” diye düşünmeye devam edeceğim sanırım. yüksek lisans yapmayı istemiyor değilim. bana birçok şey kazandıracağına eminim. benim için yeni olan bir alanda yeni bir şeyler öğrenecek olma fikri beni heyecanlandırıyor hatta. sadece gerçekten tutkuyla istediğim bir şey değildi sanırım. gerçi ben neyi o kadar çok istiyorum ...