bahar gelmiş bak gülesim geliyor durmadan/
çiçekler açmış falan hepsine gülesim geliyor/ çınarın altında kadın oturmuş
kanaviçe işliyor/ kanaviçe ne bilmiyorum soruyorum kadın söylüyor/ kanaviçe ne
güzel kelime cümle içinde kullanmalıyım/ tabutumun örtüsüne kanaviçe işler
misin?
kendimizin ve daha da önemlisi
başkalarının sağlığı için mümkün olduğunca evde geçirmemiz gereken günlerden
merhaba. evi ve evde zaman geçirmeyi seven birisi olarak benim için çok da
sıkıcı geçmiyor bugünler. puzzle yapmak, hevesle alınıp kitaplığa dizilen bir
daha da yüzüne bakılmamış kitapları okumak, yarım bırakılan işleri toparlamak,
yeni tarifleri denemek ve daha bir çok şey için bir fırsat gözüyle bakılabilir.
hani deriz ya 'yok mu bu hayatın bir durdurma tuşu?' diye, bir nevi dolu dizgin
giden hayatımız bir süreliğine durduruldu. keşke tüm bu sorunlarla boğuşmak
zorunda kalmasaydık ve yine koşuşturmaya devam ediyor olsaydık ama madem böyle
bir salgın hastalıkla boğuşuyoruz bize de gerekli önlemleri alıp vaktimizi
değerlendirmek düşüyor. biraz da hayatımızın arka bahçelerinde vakit geçirelim,
biraz da biz bize olalım, biraz da tüm görünürlülüğümüzden sıyrılıp içimize
dönelim.
madem evlerimizdeyiz, yapmaktan çok keyif
aldığım ve yaparken de güzel vakit geçirdiğim bir uğraştan bahsetmek istiyorum,
çarpı işi de denilen etamin işlemekten. öncelikle etamin ve kanaviçe ayrımını
yapalım. kanaviçe dediğimizde delikli olmayan kumaşa yapılan işlemeler
kastediliyor. öncelikle kumaşın üzerine delikli özel bir kumaş tutturuluyor ve
onun üzerine işleniyor. işleme bittikten sonra o delikli kumaşın iplikleri tek
tek asılınarak çıkartılıyor. etamin delikli kumaşa yapılan işlemelere
deniliyor. kanaviçe yapmaya çalışmışlığım da var lakin bir şey olmuyorsa
olmuyordur diyerek fazla zorlamadım ve oradan hemen uzaklaştım. bunlar işin
teferruat kısmı. cahit zarifoğlu'nun da dediği gibi 've bunları elbette çabucak
geçelim sevgilim'
ilk etaminimi yanlış hatırlamıyorsam
altıncı sınıfa giderken işlemiştim. resim öğretmenimin söylemiş olduğu bir
yarışma içindi. merak edenler olacaksa tabiki kazanamadım. epey uzun bir ara
verdikten sonra üniversiteye başladıktan sonra tekrar bir şeyler işlemeye
başladım. yaklaşık dört yıldır da bu işin bağımlısıyım, insan eline alınca
bırakamıyor. deneyin ve görün. eğer örnek vermem gerekirse:
1- en basitinden sevdiğiniz şiirlerden
alıntılar yapabilirsiniz.
2- okuduklarımdan ve izlediklerimden alıntı yapmayı da
çok seviyorum
3-çizgifilm ve dizi karakterlerini de unutmamak lazım
4-hayvanları da es
geçmeyelim
5- birkaç tane de şöyle ortaya karışık örnek vereyim
ben tüm bunları işlerken çok keyif aldım. her birisi ile farklı bir anım
var. birisini işlerken arkadaşımın annesi hastanede kalıyordu onun yanına
gitmiştim beraber işledik. birisini daha bitiremeden ipim bitti ve ne kadar ararsam
arayayım bir daha o ipten bulamadım. birisini şehir dışından gelen arkadaşıma
hediye olarak işliyordum o gelene kadar yetiştiremedim bir kısmını onun yanında
bitirdim. birisini defalarca söküp yeniden işledim. bir çoğunu hediye ederek
başkalarının anlarında ve anılarında da yer alıyorum. el emeğinden daha güzel
bir hediye olamayacağını düşünenlerdenim. işte burası da benim her şeyden kaçıp
sığındığım arka bahçemin bir kısmıydı. umarım sizlerin de arka bahçesinde mis
kokulu çiçeklerin yanı sıra yaptıkça sizi mutlu eden şeyler vardır. arka
bahçenizi ve kendinizi ihmal etmeyin.
yazı sonu şarkısı: can kazaz- uzak durulması
Arka bahçesi bu kadar güzel olan birinin arkadaşlığına sahip olmak sonsuz yaz gününde ev yapımı buz gibi bir limonata içiyormuş gibi hissettiriyor, teşekkür ederim, bu arka bahçene beni de dahil ettiğin için <3
YanıtlaSilben limonata yaparım sen sarma yap gel arka bahçede buluşalım 🤤
SilAnlaştık 🐥
Sil