gecenin üçüdür en uygun zaman, bahse girerim/ düşünün: sabah çok yakın/ oysa ışıltı yok ortalıkta/ nerdeyse gece bitmiş ama sürmekte karanlık/ henüz uyanmış bazıları/ henüz uyumamış bazıları/ bazıları uyanmış uykusuna doymadan/ bazıları uykusuna varmadan doymuş

 

insan bazen kendisini yumurtanın akı içine sarısı üzerine konulan poğaça tarifleri kadar bile işe yarar hissetmiyor. bazı tariflerde yumurtanın tamamı poğaça hamurunun içine katılıyor ve sonrasında poğaçayı fırına uğurlamadan önce üzerine yumurta sarısı sürmek gerektiğinden tekrar yumurta kırılıyor. bu sonradan kırılan yumurtanın beyazını çöpe atsan içine sinmiyor, sonra kullanırım diye dolaba kaldırsan hiçbir zaman kullanmayacağını hatta yağda yumurta yaparken bile aklına gelmeyeceğini biliyorsun. işte insanı böyle ikilemde bırakıyor, bu yüzden yumurtanın akı içine sarısı üzerine kullanılan tarifler işe yarar tariflerdir. ve işte insan bazen bu tarifler kadar bile işe yaramadığını hissedebiliyor. mevsim geçişlerinde olur öyle şeyler diyebiliriz sanırım çünkü bu durumun bir çözümü varsa da ben bilmiyorum. halının üzerine uzanıp ne yapacağım ben bu hayatı diye düşünme mesaimde bana bol şans.

insan ilişkileri hep mi böyle karmaşıktı yoksa son zamanlarda bir şeyler mi değişti bilmiyorum ama durumun hayatı zorlaştırdığı kesin. izlediğim bir filmde adam “sanırım siz ikiniz ne kadar olağanüstü bir şeye sahip olduğunuzu unutmuşsunuz, gerçekten sevdiğin birisini bulmak ve seni sevmesi; bu çok zayıf bir ihtimal.” diyordu arkadaşlarına. gerçekten de öyle. hazır düğün sezonunun da sonlarına gelmişken evlenen bunca insana bakıyorum, yaşım geldi karşıma da uygun birisi çıktı hadi evleneyim evliliği mi yapıyorlar yoksa ‘o’ kişiyi bulduklarına inandıkları için mi evleniyorlar bilmiyorum. umarım ikinci seçenektir. belki fazla romantik bir düşünce olacak ama dünyada herkes için bir ruh eşi olduğuna inanıyorum sanırım.  ruh eşi bulma istek hattı gibi bir şey olmadığı için nasıl denk gelinir bilmiyorum ama bir yerde her insan için gördüğü zaman ‘evet ben bu insanla bir ömür geçiririm’ diyeceği birisi olduğuna inanıyorum. geçenlerde kulağımı deldirmeye gitmiştim, ilk önce bir kuyumcuya girdim ama kendimi hazır hissetmediğime karar verip geri çıktım. yol üzerinde bir gümüşçüye daha denk geldim camında kulak delinir yazıyordu ‘şimdi değilse ne zaman?’ diyerek girdim içeri. kız kulağımı deleceği zaman ‘aaa zaten delikmiş senin kulağın’ dedi, yıllardır küpe takmadığım için kapandı sanmıştım, ve daha önce küpe takmaya çalıştığımda çok acımıştı bende kapandığına emin olmuştum, kulak deldirme acısından kurtulmam bana da sürpriz oldu. yani demem o ki kişinin ruh eşiyle karşılaşması da böyle beklenmedik ve insanı mutlu eden bir olaydır herhalde. şarkıda da dediği gibi “hayatta en zor olan bir insanı tanımak, kabul etmek huylarını değişmeden bir olmak”.

öğrenci öğretmen ilişkileri de çok karmaşık. evet geçtiğimiz dönem dört ay kadar bir süre öğretmenlik yaptığım için kendimi öğretmen ilan edebilirim ve öğrenci-öğretmen ilişkisinin iki tarafında da yer aldığımı iddia edebilirim. işin öğretmenlik kısmından söz edecek olursam, her şeyden önce öğretmenler odası harry potter’daki sırlar odası tadında korkunç bir yerdi. çok tatlı ve işini severek yapan öğretmenler de vardı onları tenzih ediyorum ama öğrencilerden bu kadar haz etmeyip de her sabah işe gelmelerinin tek motivasyonu ayın on beşinde aldıkları maaş olan bu insanlar keşke çok daha fazla kazanacakları başka bir iş yapsalar da öğrencileri rahat bıraksalar. onlara bakınca ben de mi on yıl sonra böyle olacağım acaba diye çok düşündüm ama olmam diye umuyorum, en azından o kadar sinirli ve gergin birisi olmayayım ve sinirimi öğrencilerden onlara eksiler yağdırarak çıkartmayayım. her şey sevgiyle ve iyi niyetle hallolmuyor bunu ağlayarak dersten çıktığım gün tecrübe etmiştim ama öğrencilere karşı evrendeki bütün kötülüklerden sorumlularmış gibi muamele etmeye de gerek yok. bu süreçte öğretmenlik yapıyor olmaktan ziyade öğretmencilik oynuyormuşum gibi hissetmiştim çünkü birilerinin ben sınıfa girince ayağa kalkması, o birilerinden kırk dakika boyunca sorumlu olmam tuhaf gelmişti ve bir yandan çok güzel hissettirse de bir yandan çok komik bir şey. komik yanı ne derseniz mesela helva yaparken ‘dondurmalı mı yapsam düz irmik helvası mı yapsam ona bile karar veremiyorum ne olacağıma nasıl karar vereceğim’ diye irmikle uzun uzun bakıştığım gecenin sabahında okula gidiyorum birisi derste bana lavaboya gidebilir miyim diye soruyor bende “tabi bana kalsa git yavrum şöyle gönlünce okulu bir dolaş gel hava al ama müdür derste sınıftan çıkmanıza kızıyor üzgünüm” diyorum. ben kimim ki bunu diyorum ama işte öyle de bir yetkim oluyor, bence komik. belki bu yıl daha iyi bir öğretmen olabilirim, onu da yaşayıp göreceğiz. işin öğrenci olduğum boyutuna gelecek olursak bu kısım biraz daha karmaşık, altı yaşından beri okula gidiyorum hâlâ alışamadım bu duruma. şimdiye kadar iyi kötü geldim bugünlere ama yüksek lisans yapıyor olmak ve hocalarla akademi evreninde tanışıyor olmak daha tuhaf. bazıları anlam veremediğim tavırlar içerisine giriyor, kollarından tutup “tamam sakin olun bir yere yetişmiyoruz, derin nefes alın bakın kuşlar çiçekler ne güzel” demek istiyorum. şimdi sonbahar da geldi, allah bilir çoğu kurumuş yapraklara basma zevkinden bile mahrumdur. üsluplarında, konuşmalarında olmamış eksik kalmış bir şey var gibi hissediyorum oldu o zaman ben kalkayım hissi uyandırıyorlar. şahane birkaç hocayla da tanıştım da işte onların hatırına akademi evrenine karşı hâlâ biraz umut besleyebiliyorum. bambaşka bir evrende de yüksek lisans yapıyor olduğum gerçeğiyle yaşıyorumdur umarım. iki aydır iktisada dair hiçbir şey duymak istemediğim bir tatil ilan etmiştim kendime ama artık yavaş yavaş “ben böyle bir akademik dünyaya yüksek lisans tezi getirmek istemiyorum” modunu kapatıp “elimden gelenin en iyisini yapacağım” modunu açıyorum. ama tatilimi boş geçirmedim, epeydir okumak istediğim ama bileğimden kalın olduğu için doğru düzgün vakit ayıramadığım kitapları okudum mesela çok iyi hissettirdi. benim kendimle olan şahsi ilişkim iyi olsun da diğerlerini bir şekilde hallederim. evet tezime dair bir adım atmamış olabilirim ama olsun benim de kalbim temiz iyi birisiyim. danışmanım da iyiysen git cami yaptır o beni ilgilendirmez diyebilir, hakkıdır.

bir de son olarak henüz ehliyetimi alamadım ve ikinci defa sınava girmeye hak kazandım ama umarım önümüzdeki hafta sonu itibariyle hayatıma ehliyet sınavını geçmiş birisi olarak devam edeceğim, lütfen bundan sonra trafikte herkes çok sakin ve anlayışlı olsun. kırmızı ışıkta arabayı istop ettirebilirim, rampada durduğumda tekrar hareket edeceğim zaman araba biraz geriye kayabilir, park ederken tek hamlede üç saniyede park edemeyebilirim bunlar hep normal ve zamanla öğreneceğim şeyler o yüzden önümüzdeki hafta itibariyle tüm şoförleri sabır taşına dönüşmeye davet ediyorum.

yazı sonu şarkısı: athena- ben böyleyim

Yorumlar

  1. Öncelikle poğaçalar güzeldir, senin yaptıklarınsa şahane, yani böyle güzel poğaça yapan biri hiçbir surette işe yaramadığını hissetmemeli bence, ayrıca bu akademik dünyanın bazı sorunları var ve bu sorunların üstesinden de bir şekilde geleceğine dair şüphem yok, üstelik bu çetrefilli yolda ben daima yanındayım gerekirse akademinin canını biz sıkarız sen bunları kafana takma, son olarak ehliyet sınavında başarılar diliyor, fonda yazı sonu şarkılarının çaldığı ufukta güneşin battığı bir uzun yolculukta şoför koltuğunda oturduğun günleri iple çekiyorum 🔥💘

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yan koltukta sen, arkada poğaçalar ve yanındaki termoslarda çay olacaksa neden olmasın 💛

      Sil
    2. Hayali bile iç ısıtıyor, nasibimizde vardır umarım bu sahne💫

      Sil
  2. sen aklına koyduğun her şeyi başarırsın çünkü senin inanılmaz bir gücün var ve sevginn de var 😬😬

    YanıtlaSil
  3. Henüz tezine başlamamış bir diğer kisi olarak 💛 içtenliğine hayranım, kelimelerinin bıraktığı etkiye de hayranım. yalnız değilsin
    -buzdolabinda kasede unutulmus yumurta beyazı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. #yumurtabeyazlarıyalnızdeğildir ve teşekkür ediyorum 🥺🧡

      Sil
  4. Dünyanın en sakin merhametli öğretmeni olacağından hiç şüphem yok aynı zamanda poğçaların harikaydı 😘

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

balığın batması ve yan gitmesi hakkında bazı mülahazalar

arkadaşın ne yapıyorsun dediğinde hiç öyle bildiğin gibi aynı şeyler evdeyim deme yarışına katıldın ama rakibin benim

“alo iyi günler ben potansiyelimi harcamak istiyordum da nereye başvurabilirim? evet evet tek çekim olacak hepsini harcamak istiyorum.”